Ahmet Hakan – Bakan Koca’ya sordum: Çin mi, Alman mı? Hangisi denk gelirse şanslıyım?

0
668

Şöyle bir durum var:

Hem Çin aşısı geliyor Türkiye’ye… Hem de bizim Uğur-Özlem hocaların Alman aşısı

*

Bu aşılar, belli bir planlama dahilinde yapılacak vatandaşa…

Yani artık hangisi denk gelirse.

*

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’yı aradım.

Bakan Koca’ya sordum: Çin mi, Alman mı Hangisi denk gelirse şanslıyım

Ve şu soruyu sordum:

*

“Acaba bana hangisi denk gelirse kendimi şanslı sayacağım? Çin aşısı mı, Alman aşısı mı?”

*

Bakan Koca, sorumun altında yatan hınzırlığı fark etmiş olacak ki…

Öncelikle “Çin, Alman falan diyerek menşeini öne çıkarmayalım… İnaktif ya da mRNA diyerek yöntemini vurgulayalım” diye uyardı.

*

Uyarıyı aldım, kabul ettim.

Ama sorumun peşini de bırakmadım.

*

Bakan Koca, kelimelerini dikkatlice seçerek şunları söyledi:

*

“Aşıda iki husus önemlidir: BİR: Güvenirlilik… İKİ: Etkinlik… Güvenirlilik, etkinlikten de önde gelir. İnaktif aşıların yöntemi klasik yöntemdir. Tecrübe edilmiştir. Uzun vadeli sonuçları bilinmektedir. Dolayısıyla güvenilirdir. Yeni teknolojiyle üretilen aşıların yöntemi ise ilk kez kullanılıyor. Kısa dönem başarılı. Uzun vadeli sonuçlarına yönelik net ifadelerde bulunamıyoruz”.

*

Hemen araya girdim.

Ve şunu sordum Bakan Koca’ya:

*

“İyi ama siz Uğur ve Özlem hocaların ürettiği Alman aşısını da getiriyorsunuz Türkiye’ye. O aşıları da kullanacaksınız Türkiye’de. Ne yani? Uzun vadeli sonuçlarını bilmediğinizi söylediğiniz aşıların vatandaşa yapılması sorun değil mi?”

*

Bakan Koca’nın soruya verdiği yanıt şu oldu:

*

“Bu aşılar Dünya Sağlık Örgütü’nün standartlarını asgari ölçüde yakalamış aşılardır. Pandemi nedeniyle dar bir zamanda geliştirildiler. İnaktif aşılar da dar bir zamanda geliştirildiler. Ama şunu söyleyebiliriz: Dar zamanda geliştirilen geleneksel yöntemli aşıların riski ile dar zamanda geliştirilen yeni teknolojili aşıların riski aynı olmaz”.

*

“Risk” kelimesini duyunca…

Gözlerim parladı.

Kişisel olarak mottom şudur:

“Risk varsa kaç”.

Belki de bu yüzden ticaretten hiç çakmam mesela…

*

Bakan Koca’ya “risk” kelimesini hatırlattım.

Ve şöyle dedim:

*

“Yeni teknoloji ürünü aşılar riskliyse… Vatandaşa bu aşıları nasıl yapacaksınız?”

*

Bakan Koca’nın bu soruya verdiği yanıt şu oldu:

*

Risk kelimesi ürkütmesin. Buradaki risk, büyük bir risk değildir. Salgının yol açtığı riskin boyutlarına bakıldığında kesinlikle katlanılabilir bir risktir. Göze alınabilir risktir. Yoksa Dünya Sağlık Örgütü geçici onay vermezdi”.

*

Benim bunlardan çıkardığım iki sonuç var:

*

 BİR: Çin aşısına denk gelenler… Akıllarında başka bir aşı kalmadan kendilerini daha şanslı hissedebilirler.

*

 İKİ: Alman aşısına denk gelenler… Alman yaparsa sağlam yapar falan diye düşünüp küçük riski göze alabilirler.

HEDEF: HAZİRANA KADAR YÜZDE 60’I AŞILAMAK

AŞI takviminde gelinen son durum nedir?

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, son bilgileri de verdi.

İşte o bilgiler:

Bakan Koca’ya sordum: Çin mi, Alman mı Hangisi denk gelirse şanslıyım

*

– PARTİ PARTİ İNCELEME: Aşılar geliyor. Gümrük işlemleri bittikten sonra 14 günlük bir inceleme dönemi olacak. Aşılar parti parti gelecek. Biz her gelen partiyi 14 günlük bir incelemeye alacağız. Örneklem yöntemini kullanarak yapacağız bu incelemeyi.

*

– ÜÇ AYLIK HEDEF: Hedefimiz şudur: Üç aylık zaman diliminde 30-35 milyon insanımızın aşılanmasını sağlamak.

*

– RAHATLAMA: İlk etapta aşılanacak olan 30-35 milyon kişi, en riskli gruplar olacak. Bu da bizi ciddi biçimde rahatlatacak.

*

– MARTTA BİTER: 30-35 milyon kişinin aşılanmasının tamamlanmasını mart gibi bitirmek istiyoruz. Mart gibi de biter.

*

– HAZİRAN HEDEFİ: En büyük rahatlığımız toplumun yüzde 60’ının aşılanmasıyla sağlanacak. Haziran ayı itibarıyla bu hedefimize ulaşabiliriz diye umuyorum. Yüzde 60 demek, 50 milyon kişinin aşılanması demek…

*

– UMUDUMUZ ŞUDUR: Hazirana kadar yüzde 60’ı aşılarız dememin nedenleri şunlar: Kısa bir sürede dünyada aşının üretimi artmış olacak. Yerli aşımızın devreye girme ihtimali var. Yeni anlaşmaları şimdiden yapmaya başladık. Bütün bunlara dayanarak haziranda yüzde 60 olabilir diyebiliyorum.

*

– NE OLACAK: Bu sürecin ardından vaka sayısının azalacağını düşünüyorum. Her yılın mevsimsel salgını gibi olabilir.

*

– BİZE BAĞLI DEĞİL: Kısıtlamalar da bütün bu süreç içinde göreceli olarak gevşeyecek. Maske-mesafe-temizlik üçlüsünden tamamen vazgeçmemiz ise sadece bize bağlı değil.

*

– DÜNYADAKİ DURUM: O aşamaya gelebilmek için tüm dünyanın aşılama işini ciddiyetle yürütüp tamamlaması lazım. Türkiye gibi dünyaya çok açık bir ülke açısından durum bu.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz